içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

KİMDİR İNSAN, İNSANLIK NEREDE?

 KİMDİR İNSAN, İNSANLIK NEREDE?

 

Gündemi takip etmek artık cesaret istiyor.

Sabah toplumsal sorunlarla, öğleye doğru adalet tartışmalarıyla, akşam ise savaş görüntüleriyle yüzleşiyoruz.

Bir çocuk enkaz altında, bir kadın adliye koridorlarında, bir mazlum dünyanın gözü önünde can veriyor. Ama hayat akıyor, ekranlar değişiyor, gündem yenileniyor.

 

Acı var, ama kısa süreli.

Tepki var, ama yüzeysel.

Öfke var, ama sorumluluk yok...

 

Sosyal medya kalabalık ama vicdanlar suskun….

 

Bugün her şey gündemde; ekonomi, siyaset, güvenlik, strateji…

Ama kimse ahlâkı konuşmak istemiyor. Çünkü ahlâk, hesap sorar.

Rahatsız eder. Aynaya bakmayı gerektirir.

 

Son günlerde yaşananlar bize şunu açıkça söylüyor: Zalimin dili güçlü, mazlumun sesi kısık. Haksızlık belgeli ama sonuçsuz. Doğru biliniyor ama savunulamıyor...

 

Birileri ekranlarda nutuk atarken, birileri sessizce eziliyor.

Birileri makamını korumak için susarken, birileri hakkını aradığı için yalnız kalıyor.

 

Liyakatin yerini sadakat almış durumda. Ehliyet değil, yakınlık geçer akçe olmuş.

Yanlış yapan korunuyor, Doğruyu söyleyen Ondokuz köyden kovuluyor..

 

Ve garip olan şu:

 

Yalan artık utanılacak bir şey olmaktan çıkmış. Ustaca tekrar edilirse “algı”, güçlü biri söylerse “gerçek” sayılıyor. Hakikat ise çoğu zaman arşivlerde  çürümeye bırakılıyor.

 

Gazze’de çocuklar ölürken, dünyanın büyük kısmı dilini yutmuş, sadece izliyor….

Adalet, çıkarla çakışınca rafa kaldırılıyor. İnsan hakları, kimeı uygulanacağına göre değişiyor.

 

İşte tam da bu yüzden insanlık sorgulanıyor.

 

Çünkü insan olmak; sadece üzülmek değil, taraf olabilmektir.

Güçlüden yana değil, haklıdan yana durabilmektir.

 

Bir gönül yapmak yerine bin gönül yıkanlar, hâlâ alkış alabiliyorsa

orada bir çürüme vardır.

Zalime sessiz kalanlar, mazluma parmak sallayabiliyorsa orada insanlık yara almıştır.

 

Oysa insanlık;

 

Kriz anlarında belli olur.

Kameralar kapandığında, menfaat bittiğinde, bedel gerektiğinde…

Bugün ihtiyacımız olan şey daha yüksek sesle konuşmak değil.

Daha doğru yerde durmaktır.

 

Çünkü;

 

Merhamet yoksa adalet süstür, vicdan yoksa hukuk şekildir, ahlâk yoksa insan sadece canlıdır….

 

Ve artık bu sorudan kaçamayız:

 

Kimdir insan?

Ve insanlık, bunca gürültünün arasında nereye savrulmuştur?

 

Hamdullah IŞIK / malabub@yaani.com

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum