içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

KARABAĞ AZERBAYCANDIR

KARABAĞ   AZERBAYCANDIR

         Güney Kafkasya’da 4 bin 400 kilometrekarelik bir alanı kapsayan Dağlık Karabağ (Yukarı Karabağ), Azerbaycan’ın bir parçası olarak kabul edilen eski Karabağ vilâyetinin yaklaşık dörtte birini oluşturmaktadır. Dağlık Karabağ, bugün bağımsız birer devlet olan Azerbaycan ve Ermenistan arasında, 20. yüzyılın başlarından bu yana yani Sovyetler Birliği döneminden kalma bir alan. Azerbaycan ve Ermenistan, 1922'de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'ne katıldı. Tarihi olarak iki toplum arasında sorunlu bir alan olan Dağlık Karabağ da, 1923'te Azerbaycan Cumhuriyeti'ne bağlı özerk bir bölge statüsü kazandı. Dağlık Karabağ sorunu, Azerbaycan ve Ermenistan arasında, etnik ve teritoryal gerekçelerle temellendirilen, yaklaşık ikiyüzyıllık geçmişi olan bir ihtilaftır. Gelinen noktada Ermenistan, Dağlık Karabağ ile birlikte Azerbaycan topraklarının % 20‟lik bir kısmını herhangi bir hukuki dayanağı olmaksızın işgal etmiştir.

         Dağlık Karabağ sorununa barışçıl çözüm bulunmasına teşvik amacıyla 24 Mart 1992’de Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Minsk Grubunu oluşturdu. Grubun eş başkanlıklarını Rusya, Fransa ve ABD üstlendi. Sorunu çözmek için oluşturulan AGİT Minsk Grubu, bugüne kadar sonuç alamadı.Belli aralıklarla her iki ülkeyi ziyaret eden ve yetkililerle görüşen Minsk Grubunun eş başkanları, her defasında taraflara ateşkes ihlali yapmama uyarısında bulunmakla yetindi.

         Temmuz 2020'de daha önce hiç çatışma yaşamayan Azerbaycan-Ermenistan sınırının Tovuz bölgesinde, çatışmalar meydana geldi. Temmuz ayında yaşanan çatışmaların merkezi olan Tovruz stratejik bir öneme sahip. Ermenistan'ın hakimiyetini kuvvetlendirmek istediği bölgede üç ana enerji boru hattının da geçiş noktası. Bölgeden geçen enerji hatları Gürcistan ve Türkiye üzerinden dünyaya açılıyor ve Azerbaycan'ın siyasi ve ekonomik istikrarında önemli bir rol oynuyor.

         Azerbaycan ordusu, Ermenistan’ın  eylül 2020 sonunda Azerbaycan’a saldırması sonrasında karşı harekat başlattı. Dağlık Karabağ ve Karabağ’da kritik öneme sahip yerleşim yerlerini bugüne kadarki başarılı operasyonlarla kurtaran Azerbaycan askerleri, Ermeni güçlerini kısa sürede köşeye sıkıştırdı. Azerbaycan ordusu, Karabağ’da başlattığı karşı operasyonda 5 il, 4 kasaba ve 286 köyü işgalden kurtardı. Azerbaycan ordusunun Dağlık Karabağ'ı kurtarma operasyonundaki başarısı Ermenistan'ı anlaşmaya zorladı. Ermenistan Devlet Başkanı, yayınladığı mesajla yenilgiyi kabul etti.

 BM Güvenlik Konseyi (BMGK) 30 Nisan 1993 tarihinde aldığı kararla, Azerbaycan’a ait Dağlık Karabağ bölgesinin Ermenistan tarafından hukuka aykırı şekilde işgal edildiğini kabul etmiş ve Ermeni güçlerin derhal bölgeden çekilmesini istemişti. Fakat aradan geçen süre zarfında Ermenistan bu kararı hiçe saymış ve işgale devam etmişti. Bu açıdan bakıldığında, Azerbaycan’ın 27 Eylül’de başlattığı operasyon boyunca Ermenistan’ın BM’den bir destek bulması söz konusu değildi.

       Türkiye, Kafkasya’yı ve yakın coğrafyayı derinden etkileyen krizin patlak verdiği ilk günden itibaren, uluslararası hukuk kuralları ve ilgili Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararları gereği Azerbaycan'ın tutumuna destek verdi.  Türkiye, her platformda, Dağlık Karabağ sorununun çözümünde Azerbaycan’ın kabulünün kendisinin de kabulü olduğunu ifade etti.

       Azerbaycan’ı Karabağ’da zafere götüren ulusal faktörlere baktığımızda karşımıza çıkan ilk husus Azerbaycan’ın bu meseledeki haklılığıdır.Bu haklılığın meydana getirdiği siyasi özgüvenin ve toplumsal birliğin, Azerbaycan’ın operasyona kenetlenmesine de imkân sağlamıştır. Azerbaycan’a Karabağ’da zaferin yolunu açan asıl faktör ise hiç şüphesiz Ermenistan karşısındaki askerî üstünlüğü oldu.

       Otuz iki yıl sonra Dağlık Karabağ meselesinin askerî bir zaferle çözümünü getiren bölgesel faktörlerden ilki ve en güçlüsü ise hiç şüphesiz Türkiye’nin desteğidir.Söz konusu destek özellikle 2010 yılında Türkiye ile Azerbaycan arasında imzalanan Stratejik Ortaklık ve Karşılıklı Yardım Anlaşması’na dayanmaktadır. Söz konusu anlaşmayla iki ülke arasındaki ilişkiler söylem düzeyindeki destekten çıkarak hukuki bağlayıcılığı olan somut bir hale dönüşmüştür. Bu çerçevede iki ülke, birinden birine bir saldırı olması durumunda tüm imkanlarıyla birbirlerine destek vereceklerini taahhüt ettiler. Bu sebeple Türkiye Azerbaycan’a çatışmalar boyunca siyasi, askerî ve diplomatik açılardan destek sundu .Bir diğer önemli bölgesel faktör ise Rusya’nın çatışmalar boyunca izlediği pasif siyaset oldu.Bir diğer bölgesel faktör ise İran’ın çatışmalara dair yaşadığı ikilem ve iç güvenlik endişelerinin ortaya çıkardığı siyasi zayıflıktı.  Bu durum bir yandan Dağlık Karabağ sorununun çözümünü daha az aktörlü ve çözülmesi kolay bir hale getirirken diğer yandan İran’ın bölgedeki etkisinin zayıflaması sonucunu ortaya çıkardı. Bu bağlamda, Ermenistan’ın Karabağ’da bel bağladığı ülkeler arasında ilk sıralarda yer alan ABD’nin süreç boyunca pasif kalması Azerbaycan’ın zafere ulaşmasında önemli rol oynamıştır. NATO yönetimi, operasyonun devam ettiği bir buçuk ay boyunca, taraflara sadece müzakere çağrıları yaparak tarafsızlığını muhafaza etti. Avrupa Birliği (AB) de kurumsal olarak Karabağ meselesinde bir taraf benimsemeyerek tarafsız kaldı.Cephede gösterilen askerî başarının ve stratejilerin yanı sıra, bir bütün halinde tüm bu faktörlerin de zafer üzerinde belirleyici olduğu söylenebilir.

          10 Kasım 2020'de Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan'ın Dağlık Karabağ konusundaki mevcut ihtilafı sona erdirmek için bir anlaşma yaptılar.Bu anlaşmaya göre savaş boyunca Azerbaycan'ın ele geçirdiği toprakların kendilerinde kalacağını, Nahçıvan ile Azerbaycan arasında Ermenistan üzerinden bir irtibat yolu kurulacağı ve Rus barış güçlerinin temas hattı boyunca konuşlandırılacağı karara bağlandı.

        Sonuç olarak diyoruz ki, Karabağ Azerbaycan’dır. Bu zafer,Türkiye Azerbaycan kardeşliğini  pekiştirmiş,Azerbaycan milli uyanışını sağlamıştır.

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum